facebook etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
facebook etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

3 Mart 2014 Pazartesi

4 Evli Erkek Balığa Çıkar...




1. Erkek:
-Balığa Çıkabilmek İçin Karıma Geçen Hafta Bütün Evi Badana Yapma Sözü Verdim Der

2. Erkek:
-O Da Bir Şey Mi Ya Ben Karıma Evdeki Bütün Elektronik Eşyaları Yenileme Sözü Verdim Der.

3. Erkek:
-Siz Gene İyisiniz Ben Karıma Yeni Araba Sözü Verdim Der

4. Erkek:??!!??

Hepsi Şaşırır Döner 4. Erkeğe Sorarlar

-Ne O Sen Karına Söz Vermedin mi Yoksa Sesin Çıkmıyor

4. Erkek:
-Yooo Ben Hiçbir Şeye Söz Vermedim. Saati Sabah 5.30’a Kurdum. Çalınca Karımın Kulağına Şunları Fısıldadım.
Karıcığım Benimle Annemlere mi Gelirsin, Yoksa Balığa mı Çıkayım Dedim, Karımın Cevabı Kesin Ve Netti...

-Sıkı Giyin Üşütürsün..

6 Eylül 2013 Cuma

ANNE VE KAYNANA GÖZÜYLE..


Yaşını başını almış iki eski arkadaş hanımefendi yolda karşılaşmışlar.Hal hatır sormuşlar.Sıra çocuklarına gelmiş.“Senin oğlan nasıl,evlendi mi?” diye sormuş biri,“Evlendi” demiş öteki,“evlendi ama ah,sorma,öyle bir gelin çıktı ki,felâket!..

"Sabahtan akşama çalışıyor,evde doğru dürüst yemek pişmiyor,yorgun olduğu zaman oğluma yemek pişirttiriyor.Bazen sabah kahvaltısını bile oğlum hazırlıyor.Ne dikiş var, ne ütü. Bir kadın bulmuş, bütün işi ona yaptırtıyor. Evde prensesler gibi oturuyor, oğlum için özel hiçbir şey yapmıyor, çok üzgünüm, çok…”

“Vah vah” demiş arkadaşı, “peki kızın nasıl, o da evlendi mi?”… “O da evlendi” demiş arkadaşı,

“ama o çok mutlu, öyle iyi bir damadım var ki, kızımın elini sıcak sudan soğuk suya sokturmuyor. Kızım çalıştığı için çok yoruluyor, çoğu akşam, yemekleri beraber pişiriyorlar, hatta bazen damadım hazırlıyor. İnanır mısın öyle iyi bir çocuk ki tatil günlerinde kahvaltısını kızımın yatağına götürüyor.Bir kadın bulmuşlar, evin bütün işlerini o yapıyor, kızım evde hiç yorulmuyor, prensesler gibi oturuyor, kocası da ondan iş beklemiyor, çok memnunum, çok…
 
facebook-bebekannelerinden alıntıdır.

4 Eylül 2013 Çarşamba

lütfen okuyun çok güzel bir yazı

Beş yaşında idim.

Rahmetli babaannem pirinç ayıklıyordu.

Bir tane yere düştü.

Babaannem eğildi, aramaya başladı.

Sağa bakıyor, sola bakıyor, bulmaya çalışıyordu .

Çocukluk iste,

-Aman babaanne dedim.

- Bir pirinç tanesi için bu kadar caba harcamaya, yorulmaya değer mi?

Rahmetli ilk defa sertleşti bana karşı, öfkeyle doğruldu.

-Sen oturduğun yerden ahkâm kesiyorsun, ‘ dedi.

- Hiç pirinç üretilirken gördün mü? İnsanlar ne kadar zorluk çekiyorlar.

Bir pirinç tanesinde kaç insanin göz nuru, alın teri, emeği, çilesi var

biliyor musun?’

Utancımdan kıpkırmızı olmuştum.

Aradan yıllar geçti.

Hukuk Fakültesinde öğrenciyim.

Alain’in proposlarini okuyorum.

Birden irkildim.

Babaannemi hatırladım.

Alain, bir insan yerde bir iğne görüp de eğilip almazsa, bütün uygarlığa

karşı ihanet etmiş olur diyordu.

İlave ediyordu. Bir iğnenin üretiminde binlerce insanin alın teri,
göz

nuru, el emeği vardır diyordu.

On dokuz yıl evveldi.

Stockholm’e gitmiştim. Bir otele indim. Geceydi. Sabahleyin, traş olmak

için lavaboya gittiğimde, aynanın yanında ilginç bir not gördüm.

‘Lütfen traştan sonra jiletinizi çöpe atmayın, yanda bir kutu var oraya

bırakın, bir tek jiletle dahi olsa, İsveç çelik sanayisine yardımcı olun’

diyordu.

Doğrusu hayretler içinde kaldım.

Çocukluğumdan beri çelik eşya denince akla İsveç çeliği gelir.

Birçok eşya üzerinde’ İsveç çeliğinden yapılmıştır’ diye yazardı.

İste o ülke, kullanılmış bir tek ufacık jiletin bile çöpe gitmesini

istemiyor, ona sahip çıkıyor, gelen turistlere rica yollu uyarıda

bulunuyordu.

İsviçre’de zaman zaman, belli periyotlarda radyolar, televizyonlar bir

haberi duyurur.

‘Şu tarihte, su saatte, adamlarımız gelecek. Siz lütfen hazırlığınızı

yapın. Okumadığınız, ilgilenmediğiniz, kullanmadığınız ne kadar kitap,

dergi, gazete

varsa, kâğıt, ambalaj, kutu varsa, velev ki, bir ilaç prospektüsü dahi

olsa, kapının önüne koyun. İsviçre’nin kalkınmasına yardımcı olun. Fazla

ağaç ziyanına engel olun.’

Japonlar son derece sade, basit, yalın mütevazı yasayan insanlardır.

Evlerini mobilya ile eşya ile dolduranlar Japonlara göre ruhen tekamül

edememiş,

hayatın manasını anlayamamış, zavallı kimselerdir..

Böyleleriyle; evini mezat salonuna çevirmiş zavallı, diye eğlenirler.

Bir insanin gösteriş için eşyanın esiri olması ne kadar acıdır.

Vaktiyle Japon ekonomisi darboğazdan geçiyor. İç borçlar, dış borçlar

gırtlağı aşıyor.

Zamanın başbakanı meclisi toplar. Kürsüye çıkar.

Durumu olanca açıklığı ve tehlikeleri ile anlatır ve;

-Şu andan itibaren der,

-Tanrı şahidim olsun ki, Japonların iç ve dış borçları son kuruşuna kadar

ödenmeden, pirinçten başka bir şey yemeyeceğim.

-Şu üstümdeki elbiseden başka elbise giymeyeceğim.

Dediklerini yapar, en üstten en alta bir israftan kaçınma kampanyası

açılır.

Japonya bütün borçlarını öder. Bu durumun toplumun bütün kesimlerini, tek

istisna olmadan kapsadığını söylemeye gerek yok.

Geçenlerde Japon imparatorunun sarayını gördüm.

Yarabbim, ne kadar sade, ne kadar mütevazı, ne kadar gösterişten uzak…

*Gerekmediği halde elektriği yakmakla, suyu kapamadan bos yere akıtmakta,

gece çamurlu ayakkabılarımızı temizlemeden yatmakla,

yemek yediğimiz kapları yıkamadan bırakmakla biz de zalimler sınıfına

geçmiyor

muyuz?

*Hayat çok ince, akil almaz incelikte ipliklerle örülmüştür.

Her şey o kadar birbirine bağlıdır ki,

İlk okul okuma kitabımızdaki bir sözü hiç unutmadım.

Bir mıh bir nalı kurtarır.

Bir nal bir atı, bir at bir komutanı,

Bir komutan bir orduyu,

Bir ordu bir ülkeyi kurtarır diyordu..

Maddi durumumuz ne olursa olsun, ister zengin olalım ister fakir,

hepimiz çok dikkatli olmak zorundayız.

Burada parayı da, maddiyatı da aşan büyük bir edep ve incelik vardır.



-facebook ta öğretmen sayfasından alıntıdır -

2 Mayıs 2013 Perşembe

9 Nisan 2013 Salı

VASFİYE TEYZE BANA SESLENMİŞ

dün sabah itibari ile nesfi 14 gün programına başlamış bulunmaktayız eşimle :)
sabah ve akşam bir kase nesfit yiyoruz. öğleleri de işyerinde yemek tabi abartmıyoruz 0 ekmek
acıktıkça bol bol su içiyoruz. ben yeşil çayı 2-3 bardak içiyorum neyseki seviyorum bu çayı :)
face de takılırken vasfiye teyzenin paylaşımına rastgeldim :) sanki bana sesleniyor

zeytin çekirdeğinin bilinmeyen faydaları

 
ZEYTİNİ YEDİKTEN SONRA ÇEKİRDEĞİNİ ÇIKARARAK,
BU MUCİZEYİ İSRAF ETMEYELİM...!!!


Allah dostlarının tavsiyesine bilimsel dayanak...
Aşağıda okuyacağınız makale Bulgar ve ABD li bilim adamlarının yaptıkları çalışmalar temel alınarak hazırlanmıştır. Bu araştırmaların hepsinde zeytin çekirdeğinin boğaz boşluğundan mideye inene kadar eridiği gerek denekler üzerinde yapılan çalışmalar gerekse cihazlarla
tespit edilmiştir.

Otorite olarak kabul edilen uzmanlar en gelişmiş şartlarda dahi bir ilaç yapsa bu ilacı insanlar üzerinde test etmeden, senelerce hatta birkaç nesil gözlemlemeden neticesi net olarak şudur diyebilmek imkânsızdır.

Zeytin çekirdeğinin yutulması günümüz insanları arasında yeni duyulan bir şey olmasına rağmen eskilerin birçoğunun yaptığı bir uygulamadır. Yani olumlu etki ve tesirleri senelerdir hatta asırlardır bilinmektedir.
1985'li yıllarda başlayan araştırmalar bugüne kadar devam ettirilmektedir. Yaklaşık 25 sene süren neticede karşılaşılan hadiseler hayret vericidir. Bu neticelere bin kişi değil belki yüz binlerce insan tarafından karşılaşılmıştır demek daha doğrudur:

Midesinde yanma olan herkes zeytin çekirdeğini yuttuktan sonra rahatladığını ifade etmiştir.

Zeytin çekirdeğini yutan kimseler sindirim yolu rahatsızlıklarının bittiğini(kabızlık gibi) ifade etmişlerdir.

Zeytin çekirdeği yutan kişilerde basur problemiyle karşılaşılmamış, hatta basuru olup ta yutanlar iyileştiklerini ifade etmişlerdir.

Zeytin çekirdeğini senelerdir yuttuğunu bildiğimiz insanlarda kanser hadisesine nadiren rastlanılmıştır.

Son günlerde gelen yoğun telefon trafiğinden dahi birkaç gündür zeytin çekirdeklerini yutmaya başlayıp ta yukarıdaki benzeri rahatlamaları hissettiklerini söyleyen onlarca insan vardır.

Tavsiyemiz bizzat kendinizin denemesidir. Günde yediğiniz 5–6 tane zeytin çekirdeğini yutun ve kararı kendiniz verin. Ne biz nede bir başkası değil bizatihi kendi vücudunuz buna karar versin. Faydasını görürseniz lütfen çevrenizdekilerle de, evinizdeki küçük çocuklarda dâhil olmak üzere, bu uygulamayı yapın.

Bizim elde ettiğimiz verilere göre aklımızın almayacağı kadar şifalı bir doğal uygulamadır. Yapmanın zarar değil fayda verdiğine inanıyor ve çevremize şiddetle tavsiye ediyoruz.

Zeytinyağı asırlardır en iyi, en mükemmel yağ olarak bilinen gıda maddesidir. Hatta reklâmlar da bile mucize olarak lanse edilir.

Yemeklik zeytinyağı normal şartlar altında muhafaza edilirse bozulmadan yenilebilecek evsafta asırlarca kalabilen yegâne yağdır. Nitekim arkeolojik kazılarda 3 bin, 5 bin yıl önce olduğu tahmin edilen mezarların yanında bozulmamış evsafta zeytinyağı da bulunabilmektedir. Zeytinyağında +10 derecelerde donmayı temin eden de bu maddelerdir.Yani evinize satın alacağınız zeytinyağının buzdolabında donabilen olmasına dikkat ediniz.

Zeytinyağından sabun yaparsanız yağlı ciltlerde yağ dengesini, kuru ciltlerde ise yağlandırma özelliği temin eden bir hususiyet olduğunu tespit edersiniz. Yağ içerisinde antioksidan (bozulmadan kalabilme), sabun içerisinde re-oily (geri yağlandırıcı) olarak tabir ettiğimiz özellikleri sağlayan bu madde veya maddelerin ne olduğu bugün dahi bilinememektedir. Bu maddelerin ne olduğunun bilinmesi belki de çok uzun yıllar sağlıklı bir şekilde yaşamanın da ipuçları olabilecektir.

Zeytinyağını diğerlerinden farklı kılan bu madde veya maddeler en yoğun halleri ile zeytin çekirdeğinin içerisindedir. Herhangi bir zeytin çekirdeğinin her iki ucunu hafifçe törpülerseniz çekirdeğin içinin oyuk olduğunu ve içerisinde pıhtılaşmış veya çok koyu kıvamlı bir yağ olduğunu görürsünüz. Bahse konu olan maddelerin burada ki konsantrasyonu %80'lere varan miktarlardadır. Zeytin çekirdeği muhteviyatında ki bu faydayı elde etmek için ise zeytin çekirdeklerini atmayıp yutmak gerekir.

En gelişmiş cihazlarla yapılan araştırmalar zeytin çekirdeğinin boğaz boşluğundan geçip mideye ulaştığı anda eridiğini tespit etmiştir. Hazmı en kolay olan yiyecek maddesi zeytin çekirdeğidir. Bu uygulamanın insan vücuduna faidelerinin ise:

1-Ülser gastrit gibi mide problemlerini bitirdiği;
2-Bağırsak ve sindirim yollarını düzenlediği;
3-Basur ve prostatı engellediği;
4-İç organlarda oluşabilecek kanserojen hücre riskini binde birlere indirgediği.

Lütfen yediğimiz tüm zeytin çekirdeklerini atmayıp yutalım.



facede gördüm arkadaşlar sizinlede paylaşmak istedim ...